Translate

8 Mart 2016 Salı

ÇÖLLEŞME İLE İLGİLİ ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER

entegrehavza  /  at  13:49:00  /  No comments

Posted in: Read Complete Article»

0 yorum:

Fidanlık Sahasının Drenajı

Drenaj; yüzey sularının fidanlık alanından uzaklaş­tırılması ve yüksek taban suyunun bitki gelişmesine engel olmayacak bir biçimde kontrol altına alınmasıdır.

Drenaj problemi olan sahalarda fidanlık kurulmamalıdır. Zira gerek drenaj tesislerinin yapılması ve gerekse böyle ağır toprakların ıslahı çok pahalıdır ve hatta bazı durumlarda ıslah imkânı dahi bulunamaz. Bu durumdaki fidanlıkların kapatılması kaçınılmaz olabilir (Ardahan ve Iğdır Fidanlıkları).

Bitkilerin çoğu, toprak yüzeyindeki su göllenmelerine ve kök çevresindeki serbest suya belirli bir süre dayanabilirler. Durgun suyun içerisinde gerekli oksijenin bulunmaması sonucunda bitki ölür. Bu nedenle toprağın havalanmasına engel olan fazla suyun yüzeyden ve kök çevresinden hızla akıtılması gerekmektedir.

Su ile doygun topraklar soğuk topraklardır. Çünkü suyun ısınması için gerekli isi toprağın ve havanın ısınması için gerekenden çok fazladır. Drenaj problemi olan yerlerde fidanlık kurulusu tavsiye edilmemesine rağmen, mecbur kalındığı takdirde topraktaki fazla suyun uzaklaştırılması ve yerine havanın girmesini temin için gözenek teşekkülü demek olan drenajın yararlarını söyle sıralayabiliriz:

1.     Toprak erken tava gelir.

2.     Vejetasyon dönemi uzar.

3.     Toprak isleme giderleri azalır.

4.     Su baskınlarından doğacak zararları önler.

5.     Toprağın fiziksel yapısını düzeltir.

6.     Erozyona dayanıklı granüler toprak yapısının oluşmasını sağlar.

7.     Toprağın havalanması sağlanır, ilkbaharda erken ısınır ve sonbaharda ılık kalır.

8.     Erken ve geç donların zararlarını önler.

9.     Toprağın geçirgenliğini artırır.

10.  Buharlaşmayı azaltır, kuruma ve çatlamaları önler.

11.  Mikroorganizma çalışmaları artar.

12.  Tuzluluk ve alkaliliğin kontrol altında tutulmasını sağlar.

13.  Bataklık ve göl alanlarının drenajı ile insan sağlığına zarar veren unsurlar ortadan kalkar ve yeni arazi kazanılır.

Drenajdan istenilen yararların sağlanabilmesi için aşağıda belirtilen hususların bilinmesinde yarar görülmektedir.

1. Topoğrafik Etütler

Drenaj sisteminin planlanması için öncelikle alanın yüzey değişikliklerini içine alan ayrıntılı topoğrafik haritasının çıkarılması gereklidir. Bu haritalar 1/500- 1/5000 ölçekli olup arazinin eğimi, yollar, köprü ve menfezler, dere, kanal yerleri gibi bilgileri kapsar.

2. Havza Etütleri

Drenaj alanıyla ilgili göl, deniz akarsu kapasiteleri, en düşük ve en yüksek düzeyleri, yan dereler ve yüzeysel akışa esas olacak havza etütleri yapılır.

3. İklim Etütleri

En yakın meteoroloji istasyonuna ait;

a- Aylık ve yıllık yağışlar,
b- Aylık ve yıllık ortalama sıcaklıklar,
c- Aylık ve yıllık buharlaşma miktarları,
d- Yağış şiddetleri ve tekrarlarına ilişkin değerler bilinmelidir.

4. Toprak Etütleri

Drenaj alanının ayrıntılı toprak haritasının çıka­rılması zorunludur. Bu amaçla en az 3m. derinliğine kadar toprak profilinin bilinmesi, toprak tabakalarının özelliklerinin saptanması gerekir.

5. Taban Suyu Etütleri

Geçirimsiz toprak tabakası üzerinde durgun halde bulunan ve bulunduğu düzeyin altındaki toprağı devamlı doygun halde tutan su tabakasına taban suyu denir.

Taban Suyunun Kaynakları:

a- Yağışlar ve yüzeysel suların çukur yerlerde toplanması,
b- Fazla sulama yapılması,
c- Geçirgen topraklarda yapılmış toprak kanallar,
d- Irmak, dere ve çay sızıntıları,
e- Artezyenik etkilerden oluşmaktadır.

Taban suyuna genellikle üç şekilde rastlanır:

a) Durgun Taban Suyu

Doğal şartlarda bütün bir yıl hiçbir değişiklik göstermeyen taban sularıdır. Yeraltı sularının artezyenik basınçlarından dolayı suyun kapillar borulardan yükselmesiyle oluşur.

b) Sığ Taban Suyu

Toprak yüzeyine çok yakın taban sularıdır.

c) Değişken Taban Suyu

Beslenen kaynağın mevsimlik hareketine bağlı olarak değişebilen ve genellikle yağışlar, akarsu ve kanal sızıntıları ile aşırı sulamalar sonucu oluşan taban suyudur.

Taban suyu dikey hareketlerinden ayrı olarak üzerinde bulunduğu tabakaların eğimine bağlı olarak bir yöne doğru akar. Bu akış yönü drenaj sisteminin planlanmasında göz önünde tutulur. Ayrıca taban suyunun kalitesi yani tuz taşıyıp taşımadığının da bilinmesi gerekir. Çünkü taban suyu tuzlu ise buharlaşma ve kapillarite ile tuzun toprak yüzeyine birikmesinin önlenmesi için kanal derinliklerinin artırılması ve kanallardaki suyun boşaltılması gereklidir.

6. Taban Suyu Tahliye Etütleri

Taban suyunun tahliyesi yer çekimi ile veya pom­pajla olur. Ana kanal ve laterallerin (yan kanalların) derinliklerine uygun bir çıkış ağzı mevcut ise tahliye yer çekimi ile yapılır. Aksi halde pompaj tahliyesi gerekir ki bu durumda yapılacak projenin maliyeti üzerinde titizlikle durmak gerekir.

7. Akıtılacak Taban Suyu Miktarının Tayini

Akıtılacak taban suyu miktarının bilinmesi bütün tesisin boyutlandırılmasına ve tahliye kanalları ara­lıklarının tespitine etki edecektir. Bu suyun miktarı, besleyici kaynak ve toprağın geçirgenliği ile doğrudan ilgilidir.

8. Kanalların Derinlik ve Aralıkları

Kanalların derinlik ve aralıkları taban suyunu istenilen düzeyin altında tutacak boyutlarda olmalıdır. Bunun yanında birçok etken kanal derinliğinin ve aralıklarının seçiminde rol oynar:

Mineral topraklarda 0,75 - 1,50m., organik karakterdeki henüz oturmamış topraklarda en az 1,20m.,tuzlu ve alkali topraklarda en az 1,80m.derinlik olmalıdır.

Kanal aralıkları, toprağın yapısı, taban suyunun derinliği ve miktarına bağ1ı olarak tesbit edilir. Kanal aralıkları tespit edilirken maliyet faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır.

Drenaj Sistemleri

Fidanlıklarda drenaj açık ve kapalı sistem olarak iki şekilde uygulanır.

Açık Drenaj Sistemi

Arazideki taban suyunu toplayan ve belirli bir eğimle akıtan açık kanal sistemidir.

Yararları:

1.     Açık drenaj sistemi yüzeysel suları süratle boşaltır.

2.     Kolay inşa edilir, kapalı sisteme göre daha ucuzdur.

3.     Makine ile temizlenebilir.

4.     Belirli aralıklarla açılan bu kanallar belirli bir eğimle yapılır. Tıkanmaların olduğu yer kolayca tespit edilip onarılabilir.

Sakıncaları:

1.     Kanalların sık olmasının zorunlu olduğu durumlarda arazi kaybı fazla olur.

2.     Fidanlıkta çalışan makinelerin manevra sahasını daraltır ve çalışmalarını güçleştirir. Bu durumda hiç olmazsa derin olmayan açık kanallarda traktörün hareketini kolaylaştırmak maksadıyla kanalların kenarlarının meyilli yapılması faydalı olur.

3.     Köprü ve menfez gibi sanat yapılarını gerektirir.

4.     Sık sık yan şevler yıkılır ve tamiri gerekir. Kanallarda fazla otlanma olur. Bu da bakım giderlerini artırır.

Açık drenaj sisteminin tesis tekniğinde, kanalların derinlik, genişlik, şev ve kanal eğiminin ve kanallar arasındaki uzaklığın iyi tespit edilmesi gerekir. Kanal derinliği, yetiştirilen türlere (sığ ve derin köklü ), toprağın geçirgenliğine ve yan kanalların uzunluklarına göre tesbit edilir. Derinliğin 75-l00cm. olması genellikle yeterlidir. Ancak tuzlu topraklarda bu derinlik 180em'ye kadar indirilmelidir. Kanalın taban genişliği şevle ilgili olmakla beraber en az 120cm. olmalıdır. Şev, toprak türü ve kanal derinliğine tabi olarak genellikle 1/2 -1/3 oranları arasında değişir. Ağır killi topraklarda ise 2/1'e kadar dik yapılabilir. Kanal eğimi de doğal eğim ve toprak yapısına bağlı olarak 0.0005 -0.0015 arasında değişir. Kanallar arasındaki mesafe ise toprağın geçirgenliği ve kanal derinliğine göre tespit edilir. Pratikte orta geçirgenlikteki topraklarda her 30cm derinlik için 8m kanal aralığı kabul edilmelidir. Açık sistem kanallarının temiz tutulması, otlanmanın biçilerek, çapalanarak, yakılarak veya kimyevi yoldan herbisitler kullanılarak önlenmesi gerekir.

 Kapalı Drenaj Sistemi

Taban suyunun, toprak altındaki kanallarla tahliye edildiği bir sistemdir.

Yararları:

a-Açık drenaj sisteminin mahzurlarını ortadan kaldırır. Üzerinde üretim çalışması yapılabildiği için arazi kaybı yoktur. Bunun sonucu daha sık drenaj sistemi yapılabilir.
b-Kapalı drenaj sistemi makineli çalışmayı engellemez.
c- Bu sistemde, açık drenaj sisteminde görülen sık sık onarım ihtiyacı söz konusu değildir.

Sakıncaları:

a- İlk tesis masrafları açık drenaj sistemine göre daha fazladır.
b- Tıkanıklıkları giderme güç ve masraflıdır.

Kapalı drenaj sisteminin tesis tekniğinde; genellikle daha önce belirtilen esaslara göre tespit edilen derinlikte kanallar açılır ve belirlenen meyilde akıtılacak su miktarına uygun boyutta (genellikle 15-25cm çapında) künkler yada drenfleks denilen kapalı drenajda kullanılan delikli PVC drenaj boruları döşenir. Günümüzde en kullanışlı olanı drenfleks borulardır. Tabiatıyla ana şebeke ile lateral şebeke künklerinin ve drenfleks borularının boyutları farklı olur. Künkler arasında 15-25cm kadar aralık bırakılarak bu kısım çakıl, mıcır ve tasla doldurulur, boşaltılan suyun buralardan künklere intikali sağlanır. Drenfleks borular delikli olduklarından künkler gibi araları açık olmayıp kazılan kanal boyunca devamlı döşenirler. Kapalı sistem yer yer açığa çıkan baca sistemi (rögar) ile kontrol altına alınır. Bu bacalar herhangi bir arızanın hangi kısımda olduğunu kolayca ortaya koyar. Ayni zamanda künklerden gelen ve onları tıkayabilecek olan çökeltilerin baca çukurunda birikmesini sağlayarak künklerin içinin temiz kalmasında yardımcı olur. Bu bacalar zaman zaman temiz­lenir. Kapalı sistemde dikkat edilecek bir husus da bu sisteme yakın ve paralel bir canlı çitin bulunmaması­dır. Çünkü çit ağaç veya çalılarının kökleri derinlere inerek rutubetin en fazla olduğu künk aralıklarından içeri girerek sistemin tıkanmasına neden olabilir.

Fidanlıklarda drenaj; kapalı ve açık sistemin kombinasyonundan da oluşabilir.
entegrehavza  /  at  13:02:00  /  No comments

Drenaj; yüzey sularının fidanlık alanından uzaklaş­tırılması ve yüksek taban suyunun bitki gelişmesine engel olmayacak bir biçimde kontrol altına alınmasıdır.

Drenaj problemi olan sahalarda fidanlık kurulmamalıdır. Zira gerek drenaj tesislerinin yapılması ve gerekse böyle ağır toprakların ıslahı çok pahalıdır ve hatta bazı durumlarda ıslah imkânı dahi bulunamaz. Bu durumdaki fidanlıkların kapatılması kaçınılmaz olabilir (Ardahan ve Iğdır Fidanlıkları).

Bitkilerin çoğu, toprak yüzeyindeki su göllenmelerine ve kök çevresindeki serbest suya belirli bir süre dayanabilirler. Durgun suyun içerisinde gerekli oksijenin bulunmaması sonucunda bitki ölür. Bu nedenle toprağın havalanmasına engel olan fazla suyun yüzeyden ve kök çevresinden hızla akıtılması gerekmektedir.

Su ile doygun topraklar soğuk topraklardır. Çünkü suyun ısınması için gerekli isi toprağın ve havanın ısınması için gerekenden çok fazladır. Drenaj problemi olan yerlerde fidanlık kurulusu tavsiye edilmemesine rağmen, mecbur kalındığı takdirde topraktaki fazla suyun uzaklaştırılması ve yerine havanın girmesini temin için gözenek teşekkülü demek olan drenajın yararlarını söyle sıralayabiliriz:

1.     Toprak erken tava gelir.

2.     Vejetasyon dönemi uzar.

3.     Toprak isleme giderleri azalır.

4.     Su baskınlarından doğacak zararları önler.

5.     Toprağın fiziksel yapısını düzeltir.

6.     Erozyona dayanıklı granüler toprak yapısının oluşmasını sağlar.

7.     Toprağın havalanması sağlanır, ilkbaharda erken ısınır ve sonbaharda ılık kalır.

8.     Erken ve geç donların zararlarını önler.

9.     Toprağın geçirgenliğini artırır.

10.  Buharlaşmayı azaltır, kuruma ve çatlamaları önler.

11.  Mikroorganizma çalışmaları artar.

12.  Tuzluluk ve alkaliliğin kontrol altında tutulmasını sağlar.

13.  Bataklık ve göl alanlarının drenajı ile insan sağlığına zarar veren unsurlar ortadan kalkar ve yeni arazi kazanılır.

Drenajdan istenilen yararların sağlanabilmesi için aşağıda belirtilen hususların bilinmesinde yarar görülmektedir.

1. Topoğrafik Etütler

Drenaj sisteminin planlanması için öncelikle alanın yüzey değişikliklerini içine alan ayrıntılı topoğrafik haritasının çıkarılması gereklidir. Bu haritalar 1/500- 1/5000 ölçekli olup arazinin eğimi, yollar, köprü ve menfezler, dere, kanal yerleri gibi bilgileri kapsar.

2. Havza Etütleri

Drenaj alanıyla ilgili göl, deniz akarsu kapasiteleri, en düşük ve en yüksek düzeyleri, yan dereler ve yüzeysel akışa esas olacak havza etütleri yapılır.

3. İklim Etütleri

En yakın meteoroloji istasyonuna ait;

a- Aylık ve yıllık yağışlar,
b- Aylık ve yıllık ortalama sıcaklıklar,
c- Aylık ve yıllık buharlaşma miktarları,
d- Yağış şiddetleri ve tekrarlarına ilişkin değerler bilinmelidir.

4. Toprak Etütleri

Drenaj alanının ayrıntılı toprak haritasının çıka­rılması zorunludur. Bu amaçla en az 3m. derinliğine kadar toprak profilinin bilinmesi, toprak tabakalarının özelliklerinin saptanması gerekir.

5. Taban Suyu Etütleri

Geçirimsiz toprak tabakası üzerinde durgun halde bulunan ve bulunduğu düzeyin altındaki toprağı devamlı doygun halde tutan su tabakasına taban suyu denir.

Taban Suyunun Kaynakları:

a- Yağışlar ve yüzeysel suların çukur yerlerde toplanması,
b- Fazla sulama yapılması,
c- Geçirgen topraklarda yapılmış toprak kanallar,
d- Irmak, dere ve çay sızıntıları,
e- Artezyenik etkilerden oluşmaktadır.

Taban suyuna genellikle üç şekilde rastlanır:

a) Durgun Taban Suyu

Doğal şartlarda bütün bir yıl hiçbir değişiklik göstermeyen taban sularıdır. Yeraltı sularının artezyenik basınçlarından dolayı suyun kapillar borulardan yükselmesiyle oluşur.

b) Sığ Taban Suyu

Toprak yüzeyine çok yakın taban sularıdır.

c) Değişken Taban Suyu

Beslenen kaynağın mevsimlik hareketine bağlı olarak değişebilen ve genellikle yağışlar, akarsu ve kanal sızıntıları ile aşırı sulamalar sonucu oluşan taban suyudur.

Taban suyu dikey hareketlerinden ayrı olarak üzerinde bulunduğu tabakaların eğimine bağlı olarak bir yöne doğru akar. Bu akış yönü drenaj sisteminin planlanmasında göz önünde tutulur. Ayrıca taban suyunun kalitesi yani tuz taşıyıp taşımadığının da bilinmesi gerekir. Çünkü taban suyu tuzlu ise buharlaşma ve kapillarite ile tuzun toprak yüzeyine birikmesinin önlenmesi için kanal derinliklerinin artırılması ve kanallardaki suyun boşaltılması gereklidir.

6. Taban Suyu Tahliye Etütleri

Taban suyunun tahliyesi yer çekimi ile veya pom­pajla olur. Ana kanal ve laterallerin (yan kanalların) derinliklerine uygun bir çıkış ağzı mevcut ise tahliye yer çekimi ile yapılır. Aksi halde pompaj tahliyesi gerekir ki bu durumda yapılacak projenin maliyeti üzerinde titizlikle durmak gerekir.

7. Akıtılacak Taban Suyu Miktarının Tayini

Akıtılacak taban suyu miktarının bilinmesi bütün tesisin boyutlandırılmasına ve tahliye kanalları ara­lıklarının tespitine etki edecektir. Bu suyun miktarı, besleyici kaynak ve toprağın geçirgenliği ile doğrudan ilgilidir.

8. Kanalların Derinlik ve Aralıkları

Kanalların derinlik ve aralıkları taban suyunu istenilen düzeyin altında tutacak boyutlarda olmalıdır. Bunun yanında birçok etken kanal derinliğinin ve aralıklarının seçiminde rol oynar:

Mineral topraklarda 0,75 - 1,50m., organik karakterdeki henüz oturmamış topraklarda en az 1,20m.,tuzlu ve alkali topraklarda en az 1,80m.derinlik olmalıdır.

Kanal aralıkları, toprağın yapısı, taban suyunun derinliği ve miktarına bağ1ı olarak tesbit edilir. Kanal aralıkları tespit edilirken maliyet faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır.

Drenaj Sistemleri

Fidanlıklarda drenaj açık ve kapalı sistem olarak iki şekilde uygulanır.

Açık Drenaj Sistemi

Arazideki taban suyunu toplayan ve belirli bir eğimle akıtan açık kanal sistemidir.

Yararları:

1.     Açık drenaj sistemi yüzeysel suları süratle boşaltır.

2.     Kolay inşa edilir, kapalı sisteme göre daha ucuzdur.

3.     Makine ile temizlenebilir.

4.     Belirli aralıklarla açılan bu kanallar belirli bir eğimle yapılır. Tıkanmaların olduğu yer kolayca tespit edilip onarılabilir.

Sakıncaları:

1.     Kanalların sık olmasının zorunlu olduğu durumlarda arazi kaybı fazla olur.

2.     Fidanlıkta çalışan makinelerin manevra sahasını daraltır ve çalışmalarını güçleştirir. Bu durumda hiç olmazsa derin olmayan açık kanallarda traktörün hareketini kolaylaştırmak maksadıyla kanalların kenarlarının meyilli yapılması faydalı olur.

3.     Köprü ve menfez gibi sanat yapılarını gerektirir.

4.     Sık sık yan şevler yıkılır ve tamiri gerekir. Kanallarda fazla otlanma olur. Bu da bakım giderlerini artırır.

Açık drenaj sisteminin tesis tekniğinde, kanalların derinlik, genişlik, şev ve kanal eğiminin ve kanallar arasındaki uzaklığın iyi tespit edilmesi gerekir. Kanal derinliği, yetiştirilen türlere (sığ ve derin köklü ), toprağın geçirgenliğine ve yan kanalların uzunluklarına göre tesbit edilir. Derinliğin 75-l00cm. olması genellikle yeterlidir. Ancak tuzlu topraklarda bu derinlik 180em'ye kadar indirilmelidir. Kanalın taban genişliği şevle ilgili olmakla beraber en az 120cm. olmalıdır. Şev, toprak türü ve kanal derinliğine tabi olarak genellikle 1/2 -1/3 oranları arasında değişir. Ağır killi topraklarda ise 2/1'e kadar dik yapılabilir. Kanal eğimi de doğal eğim ve toprak yapısına bağlı olarak 0.0005 -0.0015 arasında değişir. Kanallar arasındaki mesafe ise toprağın geçirgenliği ve kanal derinliğine göre tespit edilir. Pratikte orta geçirgenlikteki topraklarda her 30cm derinlik için 8m kanal aralığı kabul edilmelidir. Açık sistem kanallarının temiz tutulması, otlanmanın biçilerek, çapalanarak, yakılarak veya kimyevi yoldan herbisitler kullanılarak önlenmesi gerekir.

 Kapalı Drenaj Sistemi

Taban suyunun, toprak altındaki kanallarla tahliye edildiği bir sistemdir.

Yararları:

a-Açık drenaj sisteminin mahzurlarını ortadan kaldırır. Üzerinde üretim çalışması yapılabildiği için arazi kaybı yoktur. Bunun sonucu daha sık drenaj sistemi yapılabilir.
b-Kapalı drenaj sistemi makineli çalışmayı engellemez.
c- Bu sistemde, açık drenaj sisteminde görülen sık sık onarım ihtiyacı söz konusu değildir.

Sakıncaları:

a- İlk tesis masrafları açık drenaj sistemine göre daha fazladır.
b- Tıkanıklıkları giderme güç ve masraflıdır.

Kapalı drenaj sisteminin tesis tekniğinde; genellikle daha önce belirtilen esaslara göre tespit edilen derinlikte kanallar açılır ve belirlenen meyilde akıtılacak su miktarına uygun boyutta (genellikle 15-25cm çapında) künkler yada drenfleks denilen kapalı drenajda kullanılan delikli PVC drenaj boruları döşenir. Günümüzde en kullanışlı olanı drenfleks borulardır. Tabiatıyla ana şebeke ile lateral şebeke künklerinin ve drenfleks borularının boyutları farklı olur. Künkler arasında 15-25cm kadar aralık bırakılarak bu kısım çakıl, mıcır ve tasla doldurulur, boşaltılan suyun buralardan künklere intikali sağlanır. Drenfleks borular delikli olduklarından künkler gibi araları açık olmayıp kazılan kanal boyunca devamlı döşenirler. Kapalı sistem yer yer açığa çıkan baca sistemi (rögar) ile kontrol altına alınır. Bu bacalar herhangi bir arızanın hangi kısımda olduğunu kolayca ortaya koyar. Ayni zamanda künklerden gelen ve onları tıkayabilecek olan çökeltilerin baca çukurunda birikmesini sağlayarak künklerin içinin temiz kalmasında yardımcı olur. Bu bacalar zaman zaman temiz­lenir. Kapalı sistemde dikkat edilecek bir husus da bu sisteme yakın ve paralel bir canlı çitin bulunmaması­dır. Çünkü çit ağaç veya çalılarının kökleri derinlere inerek rutubetin en fazla olduğu künk aralıklarından içeri girerek sistemin tıkanmasına neden olabilir.

Fidanlıklarda drenaj; kapalı ve açık sistemin kombinasyonundan da oluşabilir.

0 yorum:

Fidanlık Kuruluşunda Arazinin Tesviyesi


Arazinin Tesviyesi

Gerek arazide yapılacak makineli çalışmaların imkan dahiline girmesi ve verimli olabilmesi, gerekse fidanlara ayni miktarda suyun verilebilmesi ve suyun düzenli dağılışının temin edilebilmesi için, arazideki çukurları doldurmak ve tümsekleri kaldırmak suretiyle toprak verimliliğini azaltmadan arazinin yüzünü uygun bir sulama meylinde düzeltmek gerekmektedir.


Tesviyenin sağladığı faydalar ve arazinin tesviye ihtiyacı söyle özetlenebilir:

Tesviyeli bir arazide her türlü makineli çalışma yapılabilir. Su, arazinin her tarafında toprağa daha fazla nüfuz eder. Toprak aşınıp taşınmayacağı gibi, göllenme de olmaz. Kısa zamanda, daha az masraf yapmak ve daha az su kullanmak suretiyle muntazam bir sulama yapılabilir. Sulamalardan sonra toprağın her tarafında aynı zamanda tav meydana gelir. Tesviye edilmemiş arazide su göllenmelerinden dolayı bazı fidanlarda kloroz ve kök çürümeleri olabilir. Tesviye, fidanlık çalışmalarında genel bir kolaylık sağlar. Orman içi karakterindeki geçici Fidanlıklar genellikle yamaç arazilerde kuruldukları için, derin tesviyeyi ve dolayısıyla muhtelif teraslar yapılmasını gerektirirler. Bu durumda, derin tesviye ve teras teşkili sebebiyle ham alt yapılar ortaya çıkmakta, bu da fidan üretimine uygun bünyede toprak taşınmasını ve topraklara bol miktarlarda organik madde verilmesini gerektirmektedir. Özellikle üst yapıları iyi olan sahalarda bu toprakların korunarak tekrar üst toprak olarak kullanılabilecek şekilde tedbir alınması ve ona göre bir tesviye işlemine gidilmesinde büyük yararlar vardır.

Araziyi tesviyeye hazırlarken öncelikle ot, sap ve taslar temizlenir ve pullukla derin bir sürüm yapılır. Tezeklerin dağılması için bir müddet dinlendirmeye bırakılır. Arazinin çeşidine göre birçok kez sürüm yapılır, diskaro çekilmek suretiyle toprak ince kırın­tılı bir hale getirilir. Bundan sonra arazinin tesviyesine geçilir.

Arazi Tesviyenin Pratik Olarak Uygulanması

1. Fidanlıklarda tesviye edilecek tarla önce 15 x 15m ebadında karelere ayrılır. Daha önceden tarla kenarlarında bir evvelki sahayı bağlamak için 5 metrelik dip ve nihayetle bağlantı noktası alınır ki (Nivo kurulduğunda birden fazla tarlanın birden ölçümlenmesi yapılabilmesi için). İşaret edilen yerler (5x5x80cm) ebadında tahta kazıklar ile tesbit olunur. (örnek:7Om x 85m ebadında bir tarlada) 


5m
YOL

5m
x6
x12 x18
J  x24
x30

x5
x11 x17
'  x23
x29
YOL
x4
x10 x16
i  x22
x28


15m.




225m2.
15m.


x3
x9  x15
>  x21
x27

x2
x8  x14
x20
x26

x1
vT   v1 *
x19
x25

YOL   NIVO

2. Yukarıdaki işlem biter bitmez tarlanın kenarında herhangi bir noktasına nivo aleti konur.(örnekte sol alt köseye) Alet ilk önce tesviye edilir. Düzde sıfıra gelmesi icap eder. Alınan noktalardan (1) numaralı kazı- ğın yanına mira tarlaya dik gelecek şekilde dikilir. Nivo vasıtasıyla orta kilin kesiştiği noktadaki değer okunur ve kağıttaki noktaların altına yazılır. İşlem her nokta için aynidir ve bulunan değerler kağıttaki nokta­ların altına yazılır. Bu işlem arazideki işlemdir. Bundan sonraki işlemler büroda tamamlanır.

   x         x         x         x        x

168     164     167     170    171

x
160
x
160
x
160
x
160
x
170
x
156
x
158
x
152
x
161
x
161
x
157
x
155
x
157
x
164
x
166
x
152
x
151
x
149
x
151
x
164
x
148 NIVO
x
147
x
147
x
154
x
154

3. Büroda, ölçülen noktalardan en düşük seviyede olanı tesbit edilip, diğer noktaların yükseklikleri bu noktaya göre hesap edilir. En alçak nokta izafi olarak 10.00 kabul edilip her noktanın kotu ona göre ayarlanır. Şöyle ki:

10.00+en düşük nokta = arazi kotu örneklerde en düşük nokta 1.71'dir. Buna göre,

10.00+1.71 =11.71 eder. En düşük zahiri sayı elde edilir. Bulunan bu değerden her noktanın kotu düşülür.

(1 nolu kazık)              (24 nolu kazık)

11.71-1.48 =10.23         11.71-1.70=10.01 V.s.

Çıkan neticeler ile o kazık numarasının arazideki kotu bulunmuş olur ve kazık numaralarının üzerine yazılır. 4. Her kazıkta bulunan arazi kotları soldan sağa toplanır. Bulunan yan toplamlar da yukardan aşağı toplanır.

10.03 x6
10.07 x12
10.09 x18
10.01 x24
10.00 x30
a 50.20 ARAZI KOTU
10.11 x5
10.11 x11
10.11 x17
10.09 x23
10.01 x24
= 50.43
10.15 x4
10.13 x10
10.19 x16
10.10 x22
10.10 x28
= 50.67
10.14 x3
10.16 x9
10.19 x15
10.07 x21
10.05 x27
= 50.61
10.19 x2
10.20 x8
10.22 x14
10.12 x20
10.07 x26
= 50.80
10.23 x1
10.23 x7
10.24 x13
10.17 x19
10.17 x25
= 51.04+

NIVO                                 303.75

Çıkan netice kazık adedine bölünürse arazi ortalama kotu elde edilmiş olur. Söyle ki;

Toplam kot: kazık adedi = ortalama kot 303.75: 30 = 10.12

Bulunan ortalama kot kağıt üzerindeki orta kazıklardan birine yazılır ve bir çerçeve içine alınır. (Çıkan bu ortalama kot proje kotu'dur)

5. Arazinin meylinin bilinen istikametine göre kaçar santimlik meyil verileceğinin tesbitine geçilir. Önce arazideki mevcut meyil bulunur. Bunun için sahanın veya kağıdın sol kenarındaki arazi kotları ile sağ kenarındaki arazi kotların farkı tesbit edilir.

         10.03 - 10.00

         10.11 - 10.01

SOL 10.15 - 10.10 SAG

         10.14 - 10.05

         10.19 - 10.07

+       10.23 - 10.17

         60.85 - 60.40

         60.85 - 60.40 = 45 santim fark var, çıkan miktarlar yine kazık adedine bölünür.

45 : 12 = -4cm yani %04 meyil mevcuttur. Bu suretle kotlar arasındaki meyil derecesi bulunmuş olur. Örnekte arazinin meyli soldan sağa doğrudur. Bizim istediğimiz meyil 1000 olarak verilecektir. Tarlaya verilecek meyil güneyden kuzeye ve sağdan sola doğru olacaktır. Fidanlılarda en iyi meyil % 01-03 arasında olan meyildir. Örnekte meyli %03 olarak alacağız.

6. İstenilen meyli %03 olarak kabul edersek, daha evvelden aldığımız ortalama kotları solundan çıkartma, sağından ilave yapılırsa meyil sağdan sola doğru çıkmış olur. Birde meyli güneyden kuzeye kabul etmiştik. O halde ortalama kottan aşağıdan yukarı doğru düşülerek yukarıdan aşağı ilave edilerek meyil derecesi tesbit edilir.

x6 9.97
x12 10.00
x18 10.03
x24 10.06
x30 10.09 PROJE KOTU
x5 10.03
x11 10.03
x17 10.06
x23 10.09
x29 10.12
x4 10.03
x10 10.06
x16 10.09
x22 10.12
x28 10.15
x3 10.06 SOL x2 10.05
x9 10.09
x8 10.12
x15 10.12 Ortalama x14 10.15
x21 10.15 kot x20 10.18
x27 10.18 SAG x26 10.21
x1 10.12
x7 10.15
x13 10.18
x19 10.21
x25 10.24

NIVO

Meyil %03 olarak kabul edildiğinden  ortalama kotlardan 3cm ilave edilecek veya çıkarılacaktır.

10.09 Kuzey                        
Sol │ Sağ

10.06 x 10.09x ─ 10.12 ─ xlO.15 x 10.18
│ Güney 10.15


7. Bundan sonra her noktanın hakiki arazi kotu ile proje kotları arasındaki farka geçilir. Bu farklar ya Dolgu=D Kazı=K yada Sıfır=gr. dır.

8. Arazi kotu proje kotundan büyükse fark cm. cinsinden kazı çıkar. Proje kotu arazi kotundan küçükse fark cm cinsinden dolgu çıkar. Proje kotu ve arazi kotu aynı ise ne kazı yapılacak nede dolgu yani sıfırdır. Bulunan değerler her noktanın üzerine yazılır.

9. Arazide mevcut kazılar ile dolgular ayrılır.

K.6       K.7        K.6        D.5        D.9

10.03   10.07    10.09    10.01    10.00    ARAZI KOTU x6 x12 x18 x24 x30

 9.97    10.00    10.03    10.06    10.09    PROJE KOTU

K.11
K.8
K.5
gr
D.11
10.11
10.11
10.11
10.09
10.01
x5
x11
x17
x23
x29
10.00
10.03
10.06
10.09
10.12
K.12
K.7
K.10
D.2
D.5
10.15
10.13
10.19
10.10
10.10
x4
x10
x16
x22
x28
10.03
10.06
10.09
10.12
10.15
K.8
K.7
K.7
D.8
D.13
10.14
10.16
10.19
10.07
10.05
x3
x9
x15
x21
x27
10.06
10.09
10.12
10.15
10.18
K.10
K.8
K.7
D.6
D.14
10.19
10.20
10.22
10.12
10.07
x2
x8
x14
x20
x26
10.09
10.12
10.15
10.18
10.21
K.11
K.8
K.6
D.4
D.7
10.23
10.23
10.24
10.17
10.17
x1
x7
x13
x19
x25
10.12
10.15
10.18
10.21
10.24

10.Köşelerdeki işaretli kazılar ve dolgular ayrı ayrı toplanır. Toplanan kısımlar 4’e bölünür.

K = 17:4=4.2-4 ,  D = 16:4=4

11. Kenarlardaki işaretli kazılar ve dolgular ayrı ayrı toplanır. Toplanan kısımlar 2'e bölünür.

K = 68:2=34   ,   D = 52:2=26

12. Ortalardaki işaretli kazılar ve dolgular ayrı ayrı toplanır. Toplanan kısımları tam olarak alınır.

K = 59:1 =59  .  D = 16:1 = 16

13. Bütün değerler dikkate alındığında;

Köşe       Kenar      Orta

Kazılar = 17:4 = 4 + 68:2 = 34 + 59:1 = 59 = 97

Dolgular = 16:4 = 4 + 52:2 = 26 + 16:1 = 16 = 46

Kazılar= Köşelerdeki kazılar+Kenardaki kazılar+Ortadaki kazılar= Kazı Toplamı Dolgular=Köşelerdeki dolgular+Kenardaki dolgular+Ortadaki dolgular=Dolgu Toplam

KÖŞE KENAR KÖŞE

K.6
K.7
K.6
D.5
D.9
x
x
x
x
x
K.11
K.8
K.5
gr
D.11
x
x
x
x
x
K.12
K.7
K.10
D.2
D.5
x
x
x
x
x
K.8
K.7
K.7
D.8
D.13
x
x
x
x
x
ORTA
K.10
K.8
K.7
D.6
D. 14
x
x
x
x
x
K.11
K.8
K.6
D.4
D.7
x
x
x
x
x

KENAR KENAR KÖŞE

14. Çıkan neticeleri bir karenin alanı ile çarparsak (15mX15m=225m) tarlanın m3. cinsinden kazı ve dolgu miktarı çıkmış olur.

Kazı m3 = 0.097 x 225 = 21,825m3 Dolgu m3= 0,046 x 225 = 10,350m3

15. Şayet kazıların toplamı dolguların toplamından fazla ise tatbikata geçilir. Bu fazlalığın %30-40'i geçmemesi gerekir. Örnekteki tarlada kazılardaki fazlalık hemen hemen %50 kadar olduğu için tatbikata geçmeden evvel ortalama kotu 1 fazlalaştırıp hesap tekrar edilir. (Ortalama kot 1 artarsa dolgular artar kazılar azalır, ortalama kot 1 eksilirse dolgular eksilir kazılar artar) Ortalama kot 10.12,1 artarsa 10.13 eder. dolgular artar, fazlalık normal olduğu için hemen tatbikata geçilir.

Ortalama
kot 10.
13 olursa.
K.5
K.6
K.5
D.6
D.10
10.03
10.07
10.09
10.01
10.00
x
x
x
x
x
9.98
10.01
10.04
10.07
10.10
K.10
K.7
K.4
D.1
D.12
10.11
10.11
10.11
10.09
10.01
x
x
x
x
x
10.01
10.04
10.07
10.10
10.13
K.11
K.6
K.9
D.3
D.6
10.15
10.13
10.19
10.10
10.10
x
x
x
x
x
10.04
10.07
10.10
10.13
10.16
K.7
K.6
K.6
D.9
D.14
10.14
10.16
10.19
10.07
10.05
x
x
x
x
x
10.07
10.10
10.13
10.16
10.19
K.9
K.7
K.6
D.7
D.15
10.19
10.20
10.22
10.12
10.07
x
x
x
x
x
10.10
10.13
10.16
10.19
10.22
K.10
K.7
K.5
D.5
D.8
10.23
10.23
10.24
10.17
10.17
x
x
x
x
x
10.13
10.16
10.19
10.22
10.25

              KÖŞE         KENAR         ORTA

Kazılar:  15 : 4 = 4 + 60 : 2 = 30 + 51 : 1 = 51 = 85

Dolgular:18 : 4 = 5 + 58 : 2 = 29 + 20 : 1 = 20 = 54

Kazılar:  0,085 x 225m2 = 19.125

Dolgular: 0,054 x 225m2 = 12.150

Kazılar toplamı dolgular toplamından fazladır.

Fazlalık normal olduğu için hemen tatbikata geçilir.

Arazideki kazıklar kazı ve dolguya göre işaretlenir. Kazılarda kazıkların üst kısımlarından ölçülerek kırmızı bez bağlanır. Dolgularda ise kazıkların alt kısımlarından itibaren ölçülerek beyaz bez bağlanır. Sıfır olanlar bos bırakılır.

Bundan sonra traktöre takılan tesviye ekipmanı veya greyder ile tesviye yapılmaya başlanır. Tesviyenin sıhhatli olması, hesabın iyi yapılmasına, traktör ope­ratörünün yetişmiş olmasına ve yapılan işin kontrol sıklığına bağlıdır. 
entegrehavza  /  at  12:56:00  /  No comments


Arazinin Tesviyesi

Gerek arazide yapılacak makineli çalışmaların imkan dahiline girmesi ve verimli olabilmesi, gerekse fidanlara ayni miktarda suyun verilebilmesi ve suyun düzenli dağılışının temin edilebilmesi için, arazideki çukurları doldurmak ve tümsekleri kaldırmak suretiyle toprak verimliliğini azaltmadan arazinin yüzünü uygun bir sulama meylinde düzeltmek gerekmektedir.


Tesviyenin sağladığı faydalar ve arazinin tesviye ihtiyacı söyle özetlenebilir:

Tesviyeli bir arazide her türlü makineli çalışma yapılabilir. Su, arazinin her tarafında toprağa daha fazla nüfuz eder. Toprak aşınıp taşınmayacağı gibi, göllenme de olmaz. Kısa zamanda, daha az masraf yapmak ve daha az su kullanmak suretiyle muntazam bir sulama yapılabilir. Sulamalardan sonra toprağın her tarafında aynı zamanda tav meydana gelir. Tesviye edilmemiş arazide su göllenmelerinden dolayı bazı fidanlarda kloroz ve kök çürümeleri olabilir. Tesviye, fidanlık çalışmalarında genel bir kolaylık sağlar. Orman içi karakterindeki geçici Fidanlıklar genellikle yamaç arazilerde kuruldukları için, derin tesviyeyi ve dolayısıyla muhtelif teraslar yapılmasını gerektirirler. Bu durumda, derin tesviye ve teras teşkili sebebiyle ham alt yapılar ortaya çıkmakta, bu da fidan üretimine uygun bünyede toprak taşınmasını ve topraklara bol miktarlarda organik madde verilmesini gerektirmektedir. Özellikle üst yapıları iyi olan sahalarda bu toprakların korunarak tekrar üst toprak olarak kullanılabilecek şekilde tedbir alınması ve ona göre bir tesviye işlemine gidilmesinde büyük yararlar vardır.

Araziyi tesviyeye hazırlarken öncelikle ot, sap ve taslar temizlenir ve pullukla derin bir sürüm yapılır. Tezeklerin dağılması için bir müddet dinlendirmeye bırakılır. Arazinin çeşidine göre birçok kez sürüm yapılır, diskaro çekilmek suretiyle toprak ince kırın­tılı bir hale getirilir. Bundan sonra arazinin tesviyesine geçilir.

Arazi Tesviyenin Pratik Olarak Uygulanması

1. Fidanlıklarda tesviye edilecek tarla önce 15 x 15m ebadında karelere ayrılır. Daha önceden tarla kenarlarında bir evvelki sahayı bağlamak için 5 metrelik dip ve nihayetle bağlantı noktası alınır ki (Nivo kurulduğunda birden fazla tarlanın birden ölçümlenmesi yapılabilmesi için). İşaret edilen yerler (5x5x80cm) ebadında tahta kazıklar ile tesbit olunur. (örnek:7Om x 85m ebadında bir tarlada) 


5m
YOL

5m
x6
x12 x18
J  x24
x30

x5
x11 x17
'  x23
x29
YOL
x4
x10 x16
i  x22
x28


15m.




225m2.
15m.


x3
x9  x15
>  x21
x27

x2
x8  x14
x20
x26

x1
vT   v1 *
x19
x25

YOL   NIVO

2. Yukarıdaki işlem biter bitmez tarlanın kenarında herhangi bir noktasına nivo aleti konur.(örnekte sol alt köseye) Alet ilk önce tesviye edilir. Düzde sıfıra gelmesi icap eder. Alınan noktalardan (1) numaralı kazı- ğın yanına mira tarlaya dik gelecek şekilde dikilir. Nivo vasıtasıyla orta kilin kesiştiği noktadaki değer okunur ve kağıttaki noktaların altına yazılır. İşlem her nokta için aynidir ve bulunan değerler kağıttaki nokta­ların altına yazılır. Bu işlem arazideki işlemdir. Bundan sonraki işlemler büroda tamamlanır.

   x         x         x         x        x

168     164     167     170    171

x
160
x
160
x
160
x
160
x
170
x
156
x
158
x
152
x
161
x
161
x
157
x
155
x
157
x
164
x
166
x
152
x
151
x
149
x
151
x
164
x
148 NIVO
x
147
x
147
x
154
x
154

3. Büroda, ölçülen noktalardan en düşük seviyede olanı tesbit edilip, diğer noktaların yükseklikleri bu noktaya göre hesap edilir. En alçak nokta izafi olarak 10.00 kabul edilip her noktanın kotu ona göre ayarlanır. Şöyle ki:

10.00+en düşük nokta = arazi kotu örneklerde en düşük nokta 1.71'dir. Buna göre,

10.00+1.71 =11.71 eder. En düşük zahiri sayı elde edilir. Bulunan bu değerden her noktanın kotu düşülür.

(1 nolu kazık)              (24 nolu kazık)

11.71-1.48 =10.23         11.71-1.70=10.01 V.s.

Çıkan neticeler ile o kazık numarasının arazideki kotu bulunmuş olur ve kazık numaralarının üzerine yazılır. 4. Her kazıkta bulunan arazi kotları soldan sağa toplanır. Bulunan yan toplamlar da yukardan aşağı toplanır.

10.03 x6
10.07 x12
10.09 x18
10.01 x24
10.00 x30
a 50.20 ARAZI KOTU
10.11 x5
10.11 x11
10.11 x17
10.09 x23
10.01 x24
= 50.43
10.15 x4
10.13 x10
10.19 x16
10.10 x22
10.10 x28
= 50.67
10.14 x3
10.16 x9
10.19 x15
10.07 x21
10.05 x27
= 50.61
10.19 x2
10.20 x8
10.22 x14
10.12 x20
10.07 x26
= 50.80
10.23 x1
10.23 x7
10.24 x13
10.17 x19
10.17 x25
= 51.04+

NIVO                                 303.75

Çıkan netice kazık adedine bölünürse arazi ortalama kotu elde edilmiş olur. Söyle ki;

Toplam kot: kazık adedi = ortalama kot 303.75: 30 = 10.12

Bulunan ortalama kot kağıt üzerindeki orta kazıklardan birine yazılır ve bir çerçeve içine alınır. (Çıkan bu ortalama kot proje kotu'dur)

5. Arazinin meylinin bilinen istikametine göre kaçar santimlik meyil verileceğinin tesbitine geçilir. Önce arazideki mevcut meyil bulunur. Bunun için sahanın veya kağıdın sol kenarındaki arazi kotları ile sağ kenarındaki arazi kotların farkı tesbit edilir.

         10.03 - 10.00

         10.11 - 10.01

SOL 10.15 - 10.10 SAG

         10.14 - 10.05

         10.19 - 10.07

+       10.23 - 10.17

         60.85 - 60.40

         60.85 - 60.40 = 45 santim fark var, çıkan miktarlar yine kazık adedine bölünür.

45 : 12 = -4cm yani %04 meyil mevcuttur. Bu suretle kotlar arasındaki meyil derecesi bulunmuş olur. Örnekte arazinin meyli soldan sağa doğrudur. Bizim istediğimiz meyil 1000 olarak verilecektir. Tarlaya verilecek meyil güneyden kuzeye ve sağdan sola doğru olacaktır. Fidanlılarda en iyi meyil % 01-03 arasında olan meyildir. Örnekte meyli %03 olarak alacağız.

6. İstenilen meyli %03 olarak kabul edersek, daha evvelden aldığımız ortalama kotları solundan çıkartma, sağından ilave yapılırsa meyil sağdan sola doğru çıkmış olur. Birde meyli güneyden kuzeye kabul etmiştik. O halde ortalama kottan aşağıdan yukarı doğru düşülerek yukarıdan aşağı ilave edilerek meyil derecesi tesbit edilir.

x6 9.97
x12 10.00
x18 10.03
x24 10.06
x30 10.09 PROJE KOTU
x5 10.03
x11 10.03
x17 10.06
x23 10.09
x29 10.12
x4 10.03
x10 10.06
x16 10.09
x22 10.12
x28 10.15
x3 10.06 SOL x2 10.05
x9 10.09
x8 10.12
x15 10.12 Ortalama x14 10.15
x21 10.15 kot x20 10.18
x27 10.18 SAG x26 10.21
x1 10.12
x7 10.15
x13 10.18
x19 10.21
x25 10.24

NIVO

Meyil %03 olarak kabul edildiğinden  ortalama kotlardan 3cm ilave edilecek veya çıkarılacaktır.

10.09 Kuzey                        
Sol │ Sağ

10.06 x 10.09x ─ 10.12 ─ xlO.15 x 10.18
│ Güney 10.15


7. Bundan sonra her noktanın hakiki arazi kotu ile proje kotları arasındaki farka geçilir. Bu farklar ya Dolgu=D Kazı=K yada Sıfır=gr. dır.

8. Arazi kotu proje kotundan büyükse fark cm. cinsinden kazı çıkar. Proje kotu arazi kotundan küçükse fark cm cinsinden dolgu çıkar. Proje kotu ve arazi kotu aynı ise ne kazı yapılacak nede dolgu yani sıfırdır. Bulunan değerler her noktanın üzerine yazılır.

9. Arazide mevcut kazılar ile dolgular ayrılır.

K.6       K.7        K.6        D.5        D.9

10.03   10.07    10.09    10.01    10.00    ARAZI KOTU x6 x12 x18 x24 x30

 9.97    10.00    10.03    10.06    10.09    PROJE KOTU

K.11
K.8
K.5
gr
D.11
10.11
10.11
10.11
10.09
10.01
x5
x11
x17
x23
x29
10.00
10.03
10.06
10.09
10.12
K.12
K.7
K.10
D.2
D.5
10.15
10.13
10.19
10.10
10.10
x4
x10
x16
x22
x28
10.03
10.06
10.09
10.12
10.15
K.8
K.7
K.7
D.8
D.13
10.14
10.16
10.19
10.07
10.05
x3
x9
x15
x21
x27
10.06
10.09
10.12
10.15
10.18
K.10
K.8
K.7
D.6
D.14
10.19
10.20
10.22
10.12
10.07
x2
x8
x14
x20
x26
10.09
10.12
10.15
10.18
10.21
K.11
K.8
K.6
D.4
D.7
10.23
10.23
10.24
10.17
10.17
x1
x7
x13
x19
x25
10.12
10.15
10.18
10.21
10.24

10.Köşelerdeki işaretli kazılar ve dolgular ayrı ayrı toplanır. Toplanan kısımlar 4’e bölünür.

K = 17:4=4.2-4 ,  D = 16:4=4

11. Kenarlardaki işaretli kazılar ve dolgular ayrı ayrı toplanır. Toplanan kısımlar 2'e bölünür.

K = 68:2=34   ,   D = 52:2=26

12. Ortalardaki işaretli kazılar ve dolgular ayrı ayrı toplanır. Toplanan kısımları tam olarak alınır.

K = 59:1 =59  .  D = 16:1 = 16

13. Bütün değerler dikkate alındığında;

Köşe       Kenar      Orta

Kazılar = 17:4 = 4 + 68:2 = 34 + 59:1 = 59 = 97

Dolgular = 16:4 = 4 + 52:2 = 26 + 16:1 = 16 = 46

Kazılar= Köşelerdeki kazılar+Kenardaki kazılar+Ortadaki kazılar= Kazı Toplamı Dolgular=Köşelerdeki dolgular+Kenardaki dolgular+Ortadaki dolgular=Dolgu Toplam

KÖŞE KENAR KÖŞE

K.6
K.7
K.6
D.5
D.9
x
x
x
x
x
K.11
K.8
K.5
gr
D.11
x
x
x
x
x
K.12
K.7
K.10
D.2
D.5
x
x
x
x
x
K.8
K.7
K.7
D.8
D.13
x
x
x
x
x
ORTA
K.10
K.8
K.7
D.6
D. 14
x
x
x
x
x
K.11
K.8
K.6
D.4
D.7
x
x
x
x
x

KENAR KENAR KÖŞE

14. Çıkan neticeleri bir karenin alanı ile çarparsak (15mX15m=225m) tarlanın m3. cinsinden kazı ve dolgu miktarı çıkmış olur.

Kazı m3 = 0.097 x 225 = 21,825m3 Dolgu m3= 0,046 x 225 = 10,350m3

15. Şayet kazıların toplamı dolguların toplamından fazla ise tatbikata geçilir. Bu fazlalığın %30-40'i geçmemesi gerekir. Örnekteki tarlada kazılardaki fazlalık hemen hemen %50 kadar olduğu için tatbikata geçmeden evvel ortalama kotu 1 fazlalaştırıp hesap tekrar edilir. (Ortalama kot 1 artarsa dolgular artar kazılar azalır, ortalama kot 1 eksilirse dolgular eksilir kazılar artar) Ortalama kot 10.12,1 artarsa 10.13 eder. dolgular artar, fazlalık normal olduğu için hemen tatbikata geçilir.

Ortalama
kot 10.
13 olursa.
K.5
K.6
K.5
D.6
D.10
10.03
10.07
10.09
10.01
10.00
x
x
x
x
x
9.98
10.01
10.04
10.07
10.10
K.10
K.7
K.4
D.1
D.12
10.11
10.11
10.11
10.09
10.01
x
x
x
x
x
10.01
10.04
10.07
10.10
10.13
K.11
K.6
K.9
D.3
D.6
10.15
10.13
10.19
10.10
10.10
x
x
x
x
x
10.04
10.07
10.10
10.13
10.16
K.7
K.6
K.6
D.9
D.14
10.14
10.16
10.19
10.07
10.05
x
x
x
x
x
10.07
10.10
10.13
10.16
10.19
K.9
K.7
K.6
D.7
D.15
10.19
10.20
10.22
10.12
10.07
x
x
x
x
x
10.10
10.13
10.16
10.19
10.22
K.10
K.7
K.5
D.5
D.8
10.23
10.23
10.24
10.17
10.17
x
x
x
x
x
10.13
10.16
10.19
10.22
10.25

              KÖŞE         KENAR         ORTA

Kazılar:  15 : 4 = 4 + 60 : 2 = 30 + 51 : 1 = 51 = 85

Dolgular:18 : 4 = 5 + 58 : 2 = 29 + 20 : 1 = 20 = 54

Kazılar:  0,085 x 225m2 = 19.125

Dolgular: 0,054 x 225m2 = 12.150

Kazılar toplamı dolgular toplamından fazladır.

Fazlalık normal olduğu için hemen tatbikata geçilir.

Arazideki kazıklar kazı ve dolguya göre işaretlenir. Kazılarda kazıkların üst kısımlarından ölçülerek kırmızı bez bağlanır. Dolgularda ise kazıkların alt kısımlarından itibaren ölçülerek beyaz bez bağlanır. Sıfır olanlar bos bırakılır.

Bundan sonra traktöre takılan tesviye ekipmanı veya greyder ile tesviye yapılmaya başlanır. Tesviyenin sıhhatli olması, hesabın iyi yapılmasına, traktör ope­ratörünün yetişmiş olmasına ve yapılan işin kontrol sıklığına bağlıdır. 

0 yorum:

Most Viewed

Copyright © 2013 Entegre Havza. WP Theme-junkie converted by Bloggertheme9
Blogger templates. Proudly Powered by Blogger.