Translate

8 Mart 2016 Salı

Fidanlık Sahasının Drenajı

entegrehavza  /  at  13:02:00  /  No comments

Drenaj; yüzey sularının fidanlık alanından uzaklaş­tırılması ve yüksek taban suyunun bitki gelişmesine engel olmayacak bir biçimde kontrol altına alınmasıdır.

Drenaj problemi olan sahalarda fidanlık kurulmamalıdır. Zira gerek drenaj tesislerinin yapılması ve gerekse böyle ağır toprakların ıslahı çok pahalıdır ve hatta bazı durumlarda ıslah imkânı dahi bulunamaz. Bu durumdaki fidanlıkların kapatılması kaçınılmaz olabilir (Ardahan ve Iğdır Fidanlıkları).

Bitkilerin çoğu, toprak yüzeyindeki su göllenmelerine ve kök çevresindeki serbest suya belirli bir süre dayanabilirler. Durgun suyun içerisinde gerekli oksijenin bulunmaması sonucunda bitki ölür. Bu nedenle toprağın havalanmasına engel olan fazla suyun yüzeyden ve kök çevresinden hızla akıtılması gerekmektedir.

Su ile doygun topraklar soğuk topraklardır. Çünkü suyun ısınması için gerekli isi toprağın ve havanın ısınması için gerekenden çok fazladır. Drenaj problemi olan yerlerde fidanlık kurulusu tavsiye edilmemesine rağmen, mecbur kalındığı takdirde topraktaki fazla suyun uzaklaştırılması ve yerine havanın girmesini temin için gözenek teşekkülü demek olan drenajın yararlarını söyle sıralayabiliriz:

1.     Toprak erken tava gelir.

2.     Vejetasyon dönemi uzar.

3.     Toprak isleme giderleri azalır.

4.     Su baskınlarından doğacak zararları önler.

5.     Toprağın fiziksel yapısını düzeltir.

6.     Erozyona dayanıklı granüler toprak yapısının oluşmasını sağlar.

7.     Toprağın havalanması sağlanır, ilkbaharda erken ısınır ve sonbaharda ılık kalır.

8.     Erken ve geç donların zararlarını önler.

9.     Toprağın geçirgenliğini artırır.

10.  Buharlaşmayı azaltır, kuruma ve çatlamaları önler.

11.  Mikroorganizma çalışmaları artar.

12.  Tuzluluk ve alkaliliğin kontrol altında tutulmasını sağlar.

13.  Bataklık ve göl alanlarının drenajı ile insan sağlığına zarar veren unsurlar ortadan kalkar ve yeni arazi kazanılır.

Drenajdan istenilen yararların sağlanabilmesi için aşağıda belirtilen hususların bilinmesinde yarar görülmektedir.

1. Topoğrafik Etütler

Drenaj sisteminin planlanması için öncelikle alanın yüzey değişikliklerini içine alan ayrıntılı topoğrafik haritasının çıkarılması gereklidir. Bu haritalar 1/500- 1/5000 ölçekli olup arazinin eğimi, yollar, köprü ve menfezler, dere, kanal yerleri gibi bilgileri kapsar.

2. Havza Etütleri

Drenaj alanıyla ilgili göl, deniz akarsu kapasiteleri, en düşük ve en yüksek düzeyleri, yan dereler ve yüzeysel akışa esas olacak havza etütleri yapılır.

3. İklim Etütleri

En yakın meteoroloji istasyonuna ait;

a- Aylık ve yıllık yağışlar,
b- Aylık ve yıllık ortalama sıcaklıklar,
c- Aylık ve yıllık buharlaşma miktarları,
d- Yağış şiddetleri ve tekrarlarına ilişkin değerler bilinmelidir.

4. Toprak Etütleri

Drenaj alanının ayrıntılı toprak haritasının çıka­rılması zorunludur. Bu amaçla en az 3m. derinliğine kadar toprak profilinin bilinmesi, toprak tabakalarının özelliklerinin saptanması gerekir.

5. Taban Suyu Etütleri

Geçirimsiz toprak tabakası üzerinde durgun halde bulunan ve bulunduğu düzeyin altındaki toprağı devamlı doygun halde tutan su tabakasına taban suyu denir.

Taban Suyunun Kaynakları:

a- Yağışlar ve yüzeysel suların çukur yerlerde toplanması,
b- Fazla sulama yapılması,
c- Geçirgen topraklarda yapılmış toprak kanallar,
d- Irmak, dere ve çay sızıntıları,
e- Artezyenik etkilerden oluşmaktadır.

Taban suyuna genellikle üç şekilde rastlanır:

a) Durgun Taban Suyu

Doğal şartlarda bütün bir yıl hiçbir değişiklik göstermeyen taban sularıdır. Yeraltı sularının artezyenik basınçlarından dolayı suyun kapillar borulardan yükselmesiyle oluşur.

b) Sığ Taban Suyu

Toprak yüzeyine çok yakın taban sularıdır.

c) Değişken Taban Suyu

Beslenen kaynağın mevsimlik hareketine bağlı olarak değişebilen ve genellikle yağışlar, akarsu ve kanal sızıntıları ile aşırı sulamalar sonucu oluşan taban suyudur.

Taban suyu dikey hareketlerinden ayrı olarak üzerinde bulunduğu tabakaların eğimine bağlı olarak bir yöne doğru akar. Bu akış yönü drenaj sisteminin planlanmasında göz önünde tutulur. Ayrıca taban suyunun kalitesi yani tuz taşıyıp taşımadığının da bilinmesi gerekir. Çünkü taban suyu tuzlu ise buharlaşma ve kapillarite ile tuzun toprak yüzeyine birikmesinin önlenmesi için kanal derinliklerinin artırılması ve kanallardaki suyun boşaltılması gereklidir.

6. Taban Suyu Tahliye Etütleri

Taban suyunun tahliyesi yer çekimi ile veya pom­pajla olur. Ana kanal ve laterallerin (yan kanalların) derinliklerine uygun bir çıkış ağzı mevcut ise tahliye yer çekimi ile yapılır. Aksi halde pompaj tahliyesi gerekir ki bu durumda yapılacak projenin maliyeti üzerinde titizlikle durmak gerekir.

7. Akıtılacak Taban Suyu Miktarının Tayini

Akıtılacak taban suyu miktarının bilinmesi bütün tesisin boyutlandırılmasına ve tahliye kanalları ara­lıklarının tespitine etki edecektir. Bu suyun miktarı, besleyici kaynak ve toprağın geçirgenliği ile doğrudan ilgilidir.

8. Kanalların Derinlik ve Aralıkları

Kanalların derinlik ve aralıkları taban suyunu istenilen düzeyin altında tutacak boyutlarda olmalıdır. Bunun yanında birçok etken kanal derinliğinin ve aralıklarının seçiminde rol oynar:

Mineral topraklarda 0,75 - 1,50m., organik karakterdeki henüz oturmamış topraklarda en az 1,20m.,tuzlu ve alkali topraklarda en az 1,80m.derinlik olmalıdır.

Kanal aralıkları, toprağın yapısı, taban suyunun derinliği ve miktarına bağ1ı olarak tesbit edilir. Kanal aralıkları tespit edilirken maliyet faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır.

Drenaj Sistemleri

Fidanlıklarda drenaj açık ve kapalı sistem olarak iki şekilde uygulanır.

Açık Drenaj Sistemi

Arazideki taban suyunu toplayan ve belirli bir eğimle akıtan açık kanal sistemidir.

Yararları:

1.     Açık drenaj sistemi yüzeysel suları süratle boşaltır.

2.     Kolay inşa edilir, kapalı sisteme göre daha ucuzdur.

3.     Makine ile temizlenebilir.

4.     Belirli aralıklarla açılan bu kanallar belirli bir eğimle yapılır. Tıkanmaların olduğu yer kolayca tespit edilip onarılabilir.

Sakıncaları:

1.     Kanalların sık olmasının zorunlu olduğu durumlarda arazi kaybı fazla olur.

2.     Fidanlıkta çalışan makinelerin manevra sahasını daraltır ve çalışmalarını güçleştirir. Bu durumda hiç olmazsa derin olmayan açık kanallarda traktörün hareketini kolaylaştırmak maksadıyla kanalların kenarlarının meyilli yapılması faydalı olur.

3.     Köprü ve menfez gibi sanat yapılarını gerektirir.

4.     Sık sık yan şevler yıkılır ve tamiri gerekir. Kanallarda fazla otlanma olur. Bu da bakım giderlerini artırır.

Açık drenaj sisteminin tesis tekniğinde, kanalların derinlik, genişlik, şev ve kanal eğiminin ve kanallar arasındaki uzaklığın iyi tespit edilmesi gerekir. Kanal derinliği, yetiştirilen türlere (sığ ve derin köklü ), toprağın geçirgenliğine ve yan kanalların uzunluklarına göre tesbit edilir. Derinliğin 75-l00cm. olması genellikle yeterlidir. Ancak tuzlu topraklarda bu derinlik 180em'ye kadar indirilmelidir. Kanalın taban genişliği şevle ilgili olmakla beraber en az 120cm. olmalıdır. Şev, toprak türü ve kanal derinliğine tabi olarak genellikle 1/2 -1/3 oranları arasında değişir. Ağır killi topraklarda ise 2/1'e kadar dik yapılabilir. Kanal eğimi de doğal eğim ve toprak yapısına bağlı olarak 0.0005 -0.0015 arasında değişir. Kanallar arasındaki mesafe ise toprağın geçirgenliği ve kanal derinliğine göre tespit edilir. Pratikte orta geçirgenlikteki topraklarda her 30cm derinlik için 8m kanal aralığı kabul edilmelidir. Açık sistem kanallarının temiz tutulması, otlanmanın biçilerek, çapalanarak, yakılarak veya kimyevi yoldan herbisitler kullanılarak önlenmesi gerekir.

 Kapalı Drenaj Sistemi

Taban suyunun, toprak altındaki kanallarla tahliye edildiği bir sistemdir.

Yararları:

a-Açık drenaj sisteminin mahzurlarını ortadan kaldırır. Üzerinde üretim çalışması yapılabildiği için arazi kaybı yoktur. Bunun sonucu daha sık drenaj sistemi yapılabilir.
b-Kapalı drenaj sistemi makineli çalışmayı engellemez.
c- Bu sistemde, açık drenaj sisteminde görülen sık sık onarım ihtiyacı söz konusu değildir.

Sakıncaları:

a- İlk tesis masrafları açık drenaj sistemine göre daha fazladır.
b- Tıkanıklıkları giderme güç ve masraflıdır.

Kapalı drenaj sisteminin tesis tekniğinde; genellikle daha önce belirtilen esaslara göre tespit edilen derinlikte kanallar açılır ve belirlenen meyilde akıtılacak su miktarına uygun boyutta (genellikle 15-25cm çapında) künkler yada drenfleks denilen kapalı drenajda kullanılan delikli PVC drenaj boruları döşenir. Günümüzde en kullanışlı olanı drenfleks borulardır. Tabiatıyla ana şebeke ile lateral şebeke künklerinin ve drenfleks borularının boyutları farklı olur. Künkler arasında 15-25cm kadar aralık bırakılarak bu kısım çakıl, mıcır ve tasla doldurulur, boşaltılan suyun buralardan künklere intikali sağlanır. Drenfleks borular delikli olduklarından künkler gibi araları açık olmayıp kazılan kanal boyunca devamlı döşenirler. Kapalı sistem yer yer açığa çıkan baca sistemi (rögar) ile kontrol altına alınır. Bu bacalar herhangi bir arızanın hangi kısımda olduğunu kolayca ortaya koyar. Ayni zamanda künklerden gelen ve onları tıkayabilecek olan çökeltilerin baca çukurunda birikmesini sağlayarak künklerin içinin temiz kalmasında yardımcı olur. Bu bacalar zaman zaman temiz­lenir. Kapalı sistemde dikkat edilecek bir husus da bu sisteme yakın ve paralel bir canlı çitin bulunmaması­dır. Çünkü çit ağaç veya çalılarının kökleri derinlere inerek rutubetin en fazla olduğu künk aralıklarından içeri girerek sistemin tıkanmasına neden olabilir.

Fidanlıklarda drenaj; kapalı ve açık sistemin kombinasyonundan da oluşabilir.

Share
Posted in: , , Posted on: 8 Mart 2016 Salı

0 yorum:

Most Viewed

Copyright © 2013 Entegre Havza. WP Theme-junkie converted by Bloggertheme9
Blogger templates. Proudly Powered by Blogger.